Dijital’in hayatımızdaki yeri 25-30 yıllık bir döneme tekabül ediyor. Ancak buna rağmen markaların medya yatırımlarına baktığımızda Dijital’e ayırdıkları pay henüz yeni yeni geleneksel kanalların önüne geçer durumda.

Ekipler tarafına bakacak olursak; Üniversitelerde son yıllarda birçok yeni bölüm açılsa da dijital pazarlamayı tam anlamıyla kapsayan bir bölüm ne yazık ki yok. Hal böyle olunca biz sektördeki dijital pazarlamacıları en iyi tanımlayan kelime alaylı olabilir. Hepimiz yolda görerek, değişimi yakalayarak ve markalarımıza uygulayarak tecrübe edindik.

Bu durumun bir çıktısı olarak da sektördeki tüm dijital pazarlamacıların yetkinliği ve perspektifi çalıştığı markalar özelinde. Oysa Dijital Pazarlama’ya gerçek perspektifte bakacak olursak;

• Dijital Strateji ve Planlama
• İçerik Pazarlaması
• Dijital Kullanıcı Deneyimi
• First Party Data ve Kişiselleştirilmiş iletişim
• Dijital Reklamlar
• Analytics ve Veri Analizi
• SEO (Arama Motoru Optimizasyonu)
• Sosyal Medya Pazarlaması
• Pazarlama Kampanyası Planlamaları
• E-Ticaret

10 ana başlıktan oluşan koca bir dünya karşımıza çıkıyor. Üstelik sektörün yapısı gereği sürekli değişen ve hayatımıza yeni eklenen kavramlarla bu sektörün çalışanları sürekli öğrenci konumunda kalıyor.

Dijital Pazarlama’nın bu geniş dünyasına baktığımızda bir kişinin bu tüm alanlarda derinleşmesi tabi ki çok zor, ancak tümüyle ilgili bir fikir sahibi olması ve bu süreçleri yönetebilmesi Dijital Pazarlama alanında çalışanların temel bazı diyebiliriz.

Diğer taraftan markaların da bütçelerini artırmalarına rağmen, yoğunluklarının dijital reklamlarda kaldığını ve dijital pazarlamaya bu geniş perspektifte yoğunlaşmadıklarını görüyoruz.

Markalar dijital bütçelerinin büyük kısmını reklamlara ayırırken, özellikle içerik pazarlamasına yeterince emek ve bütçe ayırmamalarından kaynaklı reklamlar üzerinden bekledikleri geri dönüşü alamıyorlar.

Benzer şekilde eticaret markaları da daha fazla reklam bütçesi perspektifiyle ilerlerken web sitesinin kullanıcı deneyimi ve first party data ile veri temelli iletişimi geri planda bırakıyorlar

Peki markalar ve sektör çalışanları için doğru yol nedir?

Öncelikle Dijital Pazarlamacılar için konuşacak olursak, sürekli öğrenme halinde olmalılar. Ancak buradaki öğrenmeyi bilgi kapsamında görmeyelim, deneyim olarak nitelendirelim. Özellikle Linkedin üzerinde globalde birçok case, proje ve çalışmaya yer veriliyor. Bunları takip ederek, farklı bakış açıları, uygulamalar ve örnekler incelemek dijital pazarlama yetkinliklerine büyük katkı sağlayacaktır.

Markalar tarafında ise en kritik nokta dijitale yapılan yatırımları yeniden ele almak ve doğru partnerlerle birlikte dijital yolculuğu yeniden tasarlamak. Özellikle dijitale sosyal medya ve reklam olarak bakmak yerine sahadaki müşteri ile online’daki kullanıcının aynı olduğunu dikkate alarak, omni-channel bir müşteri deneyimi tasarımına yoğunlaşmalılar.

Henüz ilk aşamada omni-channel olmasa dahi web, social ve search olarak nitelendirdiğimiz 3’lü bacak yapısının ortak bir müşteri deneyimine dönüşmesine çaba harcamalılar.

Ve son olarak da belki de en kritik nokta içerik pazarlamasına daha fazla önem vermeliler. Markalar, dijitali insanlardan geride takip ediyor. Ve insanlar dijitalde gördükleri bilgiler, iletişimler ve reklamlar anlamında bir tükenme yaşıyorlar. Artık görseler dahi hatırlamıyorlar ya da farketmiyorlar. Bu nedenle ayrışan ve tüketicilerle bağ kuran iletişimler oluşturmak çok ama çok önemli.

Bunun içinde içerik pazarlamasına yapılacak yatırımlarla öncelikle içeriğin doğruluğunu teyit edip, ardından bu içeriklere reklam desteği vermek en sağlıklı yol olacaktır.

Tabi ki tüm bu 10 maddelik dijital pazarlama perspektifini yönetecek ekibi olan marka sayısı çok az. Bu nedenle markaların bu alanlarda doğru partnerlerle çalışarak süreçlerini tasarlamaları sonuç almak adına kritik önem taşıyor.