Yolda Olmak...
Şu kocaman dünyada kendimizi küçücük hissederken, küçücük bir koltukta kendimizi bir nehir kadar güçlü hissedebilmek işte bu:
Yolda olmak, bir koltukta oturuyorken bile, manzaraların, gidilen yönün tersine gürül gürül akması demektir...
Yolda olmak, rastlantısal gibi duran ama hiç de rastlantısal sayılmayan olasılıkların zi boynumuzdan öpmesi demektir...
Yolda olmak, dörtnala uçup giderken, delidolu esen rüzgârın, bir kaz tüyünü boşlukta uçurur gibi ayaklarımızı yerden kesişinin tatlı heyecanıdır.
Yolda olmak, alıncakta sallanırken dahi, karın boşluğumuzda peyda olan kelebekten hallice heyecanlı kıpırdanışlardır...
Yolda olmak, öğrenmeye her zaman açık adımlar atmaktır:
Keşiftir, barıştır, içe bakıştır en az dışa bakış kadar...
Yolda olmak... Felsefedir en çok: Bin bir âlemin gizi içinde bir gizem daha varmış meğer demektir yolda olmak...
Yolda olmak, kendini bulmaktır.
Yolun amacıysa, yolda olmaktır.
Ozan Önen